Kılıçdaroğlu'ndan Başbakan'a The Times Eleştirisi

Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ı seçim barajı ve The Times Gazetesi'ndeki ilana ilişkin sözlerinden dolayı eleştirdi. (Bugün 04:13)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin düzenlediği iftar programına katıldı. Kılıçdaroğlu programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Tüpraş'taki vergi incelemesi konusunda açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, yapılan incelemenin olağan bir inceleme olmadığını belirterek, "Her ne kadar bir sayın bakan, 'bu olağan bir incelemedir' diyorsa da olağan bir inceleme olmadığını olayı bilen tüm kesimler biliyorlar. Vergi incelemesi elbette olur ama vergi incelemesinin belli koşulları vardır. Denetleyeceğiniz mükellefi objektif koşullarla belirlemeniz gerekiyor. Koç Gurubuna daha doğrusu Tüpraş'a yapılan inceleme Sayın Başbakan'ın 'hesabını verecekler' söyleminden sonra gelen bir incelemedir" dedi. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti :

"Hele hele bir siyasal parti liderinin veya bakanının veya il başkanının, ilçe başkanının talebi üzerine vergi denetimi yapılmaz. Almanya'da Hitler döneminde, 'Führer'e doğru' bir kavram vardı. Hitler bir şey söyler arkasından onun gereği yerine getirilirdi. Geldiğimiz süreç, 'Führer'e doğru' sürecinin bir benzeridir. Eğer bununla iş dünyasına göz dağı vermek istiyorsa, bu daha da vahim. Denetim elemanlarını siyasallılaştırmak, denetim elemanlarını siyasi otoritenin idaresine vermek. Beğenmediği kişiyi, partisine destek vermeyen kişiyi 'ben inceleyeceğim' mantığı ile yola çıkarsanız, iş dünyası başta olmak üzere, toplumun pek çok kesimine göz dağı vermiş olursunuz. Erdoğan'ın yapmak istediği de bu zaten ."

"TÜMÜNÜN İTİRAZ ETMESİ GEREKİYOR"

Kılıçdaroğlu, tek başına muhalefetin itiraz etmesinin yetmeyeceğini belirterek, "Önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin, İstanbul Ticaret Odası'nın, Ankara Ticaret Odası'nın, sanayi odalarının... Tümünün itiraz etmesi gerekiyor. İtiraz etmezlerse, denetim elememanları siyasallaşırsa, bir süre sonra bunun kendilerine uzandığını da göreceklerdir. Biz muhalefet olarak görevimizi yapacağız. Konuyu zaten araştırıyoruz, arkadaşlarım bu konuda çaba harcıyorlar, ellerinden geldiğince bazı bilgilere ulaşmaya çalışıyorlar. Görevimizi yapacağız. Biber gazından kaçanlara, otelinin açtı diye, siyasal iktidarın hışmına uğruyorsa bir iş adamı, orada bir düşünmeniz lazım" şeklinde konuştu.

THE TIMES ELEŞTİRİSİ

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ı seçim barajı ve The Times Gazetesi'ndeki ilana ilişkin sözlerinden dolayı eleştirerek şunları söyledi: "Bir Başbakan çıkıp şunu söyleyemez; 'Yüzde 10 seçim barajını biz getirmedik'. Kim getirdi? Kenan Evren ve arkadaşları. Yüzde 10 seçim barajını kim savunuyor? Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları. Ne fark var ikisinin arasında? Kenan Evren diktatör değil miydi? Diktatördü, apoletleri vardı. Recep Tayyip Erdoğan da diktatör, apoletleri yok. Oscarlı, Nobel Ödülü almış pek çok aydın, Batı'da hükümeti eleştirdi. Bugün ne söylüyor? 'Sözde sanatçılar' diyor. İnsaf yani. Oscar Ödülü alana siz, 'Sözde sanatçılar' derseniz, kimse kusura bakmasın ama kendinizi değil, Türkiye'yi de rezil etmiş olursunuz. Ben bu kadar sert konuşmayıp da, ne söyleyeyim Allah aşkına, bana söyleyin. Bazen söylediklerine yanıt vermek istemiyorum. Ama sizler soru sorduğunuz için mecburen bu konulara giriyorum. Emin olun, hiç dikkate bile almak istemiyorum. Bana sorarsanız, ona yanıtı psikologların vermesi lazım. Niye ben veriyorum? Sorunumuz da o zaten ."

"HESABININ SORULMASI LAZIM"

Ülker Grubu ile ilgili sorulan bir soruya Kılıçdaroğlu, "Üçüncü köprünün yapımı ile ilgili sorun Ülker Grubu'nun arazileri önceden alması sorun değil. Sorun bunun Ülker Grubu'na önceden haber verilmesi. Yani sorun siyasal iktidarda. Onun hesabının sorulması lazım. Ülker Grubu'nun almış olduğu arazilerin hesabının sorulması lazım. Sorun Ülker Grubu'nun almasında değil, sorun Ülker Grubu'na burayla ilgili projenin önceden haber verilmesinde" yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu TMSF'yi "Servet Aktarma Kurumu" olarak nitelendirerek,"İstediğinin mal varlığına el koyuyorsunuz, istediğiniz kişiye bunu satabiliyorsunuz. TMSF'nin şu anda üstlendiği rol bu... TMSF'nin hesaplarıda bu zamana kadar sağlıklı denetlenmiş değil. Bu bir medya kuruluşu da olabilir, sanayi kuruluşu da olabilir, turizm kuruluşu da olabilir. TMSF'nin de hesapları şu ana kadar sağlıklı denetlenmiş değil" şeklinde konuştu.

"SAYIN SARGÜL BİR BELEDİYE BAŞKANI"

Kılıçdaroğlu Mustafa Sarıgül ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak, "Sayın Sarıgül bir belediye başkanı, kendine göre başarılı bir belediye başkanı. Partimize üye olmak istediği zaman gelir üye olur, biz hiç bir zaman 'Niye partimize geldin, niye üye oldun diye bir sınırlama da getirmiş değiliz" dedi.

"MERKEZ BANKASI'NIN ÖZERKLİĞİNE GÖLGE DÜŞÜRDÜ"

Kılıçdaroğlu konuşmasında Merkez Bankası'nın özgürlüğünü ve özerliğini kaybettiğini belirterek şunları kaydetti :

"Merkez Bankası özerk bir banka değil. Faiz ile ilgili kararını nasıl aldı? Dolmabahçe'de Sayın Başbakan ile görüştükten sonra aldı. Bu Merkez Bankası'nın özerkliğine gölge düşürdü. Artık bütün dünyada biliyor ki, bu banka özerk bir banka değil. Siyasi otoritenin beklentilerine ve arzularına göre karar veriyor. Bir banka özerliğini yitirdiyse bizim anladığımız anlamda Merkez Bankası değildir. Özerk kuruluşların ekonominin gerektirdiği koşulları önceden görüp önlem alması gerekir. Bununda özünde o bankanın özerkliği yatar. Enflasyonu kontrol edeceğini söylüyor. 2002'den bu yana bütün enflasyon tahminleri yanlış. Enflasyon hedeflemesi yaptı. Hiç birisi tutmadı. Nasıl bir Merkez Bankası bu? Hangi piyasayı etkiliyor? FED karar alırsa alabiliyor ancak ."

İŞİN TÜRKÇESİ...

Kılıçdaroğlu, Özgür Suriye Ordusu ile PYD'nin bir araya gelme ihtimalinin zamanla görüleceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Türk esirlerden dolayı PYD ile pazarlık yapılmasına yönelik soruya da "İşin Türkçesi şu, koskoca Türkiye Cumhuriyeti bir sorunu çözmek için PYD'e muhtaç hale gelmişse oturup o ülkenin dış politikasını sorgulamanız gerekiyor. Hem oyun kurucuyum diyeceksin hem oyuncak haline geleceksin... İşin Tükçesi bu" dedi.

CEM EVLERİ

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Alevi açıklamalarını da değerlendirerek şunları kaydetti :

"Kişilerin inancıyla oynamak ve bunun üzerine yorum yapmak doğru bir şey değil. Kişinin Alevi olması, Sünni olması sorun değil. Her inanca, kimliğe saygı göstermemiz gerekir. Bu insan, bizim ülkemizin insanı, bizim komşumuz ...

Başbakan'ın söylediği 'Reyhanlı'da 52 Sünni vatandaşımız hayatını kaybetti' cümlesi utanılacak bir şey... Bu bölücülüktür, yazıktır günahtır. Alevilere yönelik CHP'nin politikası kapsamında biz cem evlerinin ibadethane olmasını istiyoruz. Bununla ilgili kanun teklifimizi iki üç kere verdik. AK Parti bunu reddetti. İbadetin yeri olmaz. İnsanoğlu nerede ibadet etmek istiyorsa orada ibadetini yapsın. Onun ibadet yapacağı yeri ben neden belirleyeyim. Cem evinde, camide, medresede, evinde nerede isterse orada yapsın. Türk siyaseti iki kritik alanı acımasızca kullanıyor. Bir inanç, iki etnik kimlik. İkisi de çağdaş demokrasilerde yasaktır ."



(GK) - İstanbul